1960'dan Günümüze Türk Resmi - II : Özel Galeriler Dönemi
1973'ten günümüze uzanan süreç, Türkiye açısından toplumsal, ekonomik ve siyasi anlamda sıkıntılı bir dönem olmuştur. 1973 seçimleri sonrasında yaşanan siyasi kaos ortamını, 1974 Kıbrıs Barış Harekatı izlemiş, daha sonra 70'li yıllar boyunca yaşanan çatışmalar 80 ihtilali ile sonuçlanmış ve demokratik hayat kesintiye uğramıştır. 1983 seçimlerinin ardından iktidara gelen Anavatan Partisi hükümetinin liberalleşme programı, bir yandan yeni bir varlıklı kesimin gelişmesine zemin hazırlamışken öte yandan kültürel bir deformasyon ve toplumsal sınıflar arasında kopukluk yaratmıştır. 1990'da tüm dünyayı etkileyen Körfez Krizi'ni, 1994 yılından itibaren Türk insanının günlük yaşamının bir parçası olan ekonomik krizler ve ordu tarafından rötuş atılan siyasi hayat izlemiştir. En son 2001 yılı içinde gelen ekonomik kriz ve onu izleyen 11 Eylül sonrası gelişmeler, son 30 yılın tüm bu dalgalanmaları paralelinde Türk sanatının farklı etkilenmeler altında kaldığının güncel örnekleridir. Ancak, buna rağmen sanat gelişmesini sürdürmüş ve değişen koşullara tepki veren bir sanat ortamı daima varolmuştur.
Ayrıca, teknoloji ve bilimin yeni verileri ve iletişim olanaklarının sürekli olarak artması, sanatçıların ve sanat ortamının önünde yeni ufuklar açmıştır. Sanatçıyı birey olarak kuşatan bu koşulların geçerli olduğu son dönemlerde, Türk resminin genel görünümü; farklı kuşaklardan sanatçıların bir üslup-konu zenginliği içerisindeki üretim çeşitliliğinden oluşmaktadır. Artan sayıda sanatçı ve sanat eserinin dahil olduğu bu görünüme sergiler, fuarlar, bienaller, sanat dergileri ve yayınları, internet, galeriler, müzayedeler gibi etkinlik ve kurumların da katılmasıyla, ortak bir payda çerçevesinde değerlendirilmesi güç bir dönem özelliği belirmektedir. Bu dönemde farklı odaklar etrafında gelişen Türk resmine panoramik bir bakışı sağlayabilecek başlıca kaynak özel galeriler olmuştur diyebiliriz.
Özel Galeriler: Cumhuriyet'in ilanından itibaren, özellikle sanatçıların istek ve çabalarıyla biçimlenen bazı galericilik girişimleri söz konusu olmuştur. Bunlar arasında, 1950-55 yıllarında etkinlik gösteren Maya Sanat Galerisi'nin Türk sanatı içerisindeki önemli yeri bazı araştırmalar da vurgulanmıştır.
Maya'dan yaklaşık 20 yıl sonra, onun üstlenmiş olduğu misyonu devam ettirecek özel galerilerin sanat ortamına dahil olmaya başladıkları görülmektedir. Bu gelişme, adeta, Bedri Rahmi'nin 1951 yılında Maya ile ilgili olarak kaleme aldığı şiirli sorusuna bir yanıttır.
Maya? Sanat Galerisi?
Maya! Maya! Maya!
Gel de Nasrettin Hoca'yı hatırlama!
Ya bir de tutarsa?...
Maya Sanat Galerisi'nin "Maya"sı 20 yıl sonra tutmuş görünmektedir. Ve 60'lı yılların sonu ile 70'li yılların hemen başında açılan Galeri I ve Melda Kaptan Sanat Galerisi'nin, düzenledikleri sergilerle ortaya koydukları öncü kimlikleri, çağdaş Türk sanatında özel galeriler döneminin habercisi olmuştur. Ancak, bu mesleğin kurumlaşmasında, açıldıkları 1970 yılından bugüne değin 30 yıla yaklaşan kesintisiz faaliyet çizgileriyle İstanbul'da Cumalı ve Ankara'da (daha sonra İstanbul'a taşınan) Artisan sanat galerileri birer kilometre taşı olmuşlardır.